Sıra uçağı yapmaya gelmişti. Bunun şimdiye kadar yaptığım en iyi uçak olacağı konusunda kararlıydım. Airbrush’ımın eğimli olmasını sağlamak için önlemler aldım. Bir kazayla damlacıkları yanlış püskürtme şansı yoktu. Sahip olduğum renkler boyamak istediğim kamuflaj için doğruydu. Tüm pencereler ve cam parçalar için uygun maskeler satın alındı. Yapım alanı temizdi ve enkaz içermiyordu. Tabii sonrasında çalışmamı savunurken bir nerf silahıyla vuruldum. Beyaz astar ve siyah gölgelendirmeyle modele biraz kontrast eklemeye çalıştım. Boyut katabilmek için farklı yeşil tonları kullanıldı. Tüm panel çizgilerinin ve birleşme bölümlerini ezberlemiştim. Bu yüzden birleşme noktaları gözükmeyene kadar macunla doldurdum ve zımparaladım. Pürüzsüz doku ve kontrasttan çok memnun kaldım.
C serisi gündüz bombardıman uçaklarının bir kısmı, müttefik pilotlarını ve avcılarını şaşırtmak için gerçekte cam kaplı olan burun kısımlarını kamufle etmişlerdi. Böcek gözü şeklindeki cam kısımlar yeni metalik bir boyayla boyanmıştı. Böylece düşmanlar hangi uçağın burundan yaklaşıldığında zararsız olduğunu kestiremeyecekti. Ju88’in burnunda düşmanları rahatlıkla avlayabilecek 20 mm top bulunuyordu ve müttefikler bunu fark ettiğinde çok geç olacaktı. Burun kısmını cam yapmaktansa hoş bir dokunuşla o bölümleri de boyadım.
Kamuflaj için maskelemeye başladığımda, astarın yeterince tutunamadığı ortaya çıktı. Dünyanın durduğunu ve neredeyse modele olan tüm ilgimi kaybettiğimi düşündüm. Zımparalama işlemi biraz fazla olmuştu ve yüzey astarın kavraması için fazla pürüzsüzdü. Her şeyi onarabilmek için 24 saat bekledim ve biraz daha astar attım. İşe yaradı ve maketi yapmaya devam ettim. Boyama kısmını istediğim seviyeye getirdikten sonra, parlak vernikle son dokunuşu yaptım. Decalleri eklemek, özellikle kitle birlikte gelenleri ekleme kendi başına bir sanattır. (Bu kutudan çıkanlar biraz inceydi) Decaller her zaman sorun çıkarır ve bu herkesin başına gelebilir. Ben de başka bir set sipariş etmek zorunda kaldım.
Decaller bittikten sonra “wash” işlemine geçtim. İlk başladığımda birçok farklı “wash” tekniği yerine sadece Tamiya’nın “Panel Line” larını kullanıyordum ve bu da neden olduğunu anlayamadığım bir sürü felakete yol açtı. Solvent bazlıydı ve tekniği kullandığım bölümlerde ne zaman temizlik yapsam boya da soyuluyordu. Ama fark ettim ki bu benim hatamdı. Yine de yapmaya devam ettim. Sonra başka marka bir “wash” denedim ancak bu sefer de model biraz kirli görünüyordu. Son olarak başarılı modelcilerin yaptığı bir şeyi denemek istedim. Biraz tiner ve siyah yağlı boya kullanarak kendi “wash” solüsyonumu yaptım. Bu daha önce hiç yapmadığım bir şeydi ve büyük risk almıştım.
Fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi yağlı boya gerçekten tüm modeli renklendirdi ve oldukça koyulaştırdı. Şimdiye kadar yaptığım en iyi diorama olacak şeklindeki inancını kaybetmeye başladım. Çocuklara vermek için başka bir model daha mı yaptım acaba diye düşünüyordum. Elimden geldiğince fazla yağı tinerle emdirdim ve sonunda diğer decaller de geldi. Bir de fazladan 1/48 ölçekli parçalarım vardı. Diorama fikri kafamda daha da oturdu.
İlk yorum yapan olun