Türk P-40 Tomahawk: 17 NUMARA

Bir Uçuş Sevdası

2. Dünya Savaşı Havacılık Tarihinde Köpekbalığı Çenesi boyalı olarak büyük üne kavuşan Curtiss P-40 uçakları, bu ünlerini WARHAWK tipleri ile ilk 1941-1942 yıllarında Japonya’nın Çin ana karasını işgali esnasında Çin Halk Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri bünyesinde kurulan FLYING TIGERS[1], 1nci Amerikan Gönüllü Grubu tarafından yapılan hava savaşları esnasında kazanmıştır.

1942 Yılı dünyada 2. Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle sürdüğü bir dönem idi. Türkiye Cumhuriyeti ise bu korkunç savaşa katılmamak için hem tarafsızlık politikasını sürdürüyor hem de Türk Silahlı Kuvvetleri’ni günün gereklerine göre modernize etmek için uğraşıyordu.

1942 Yılı, Flying Tigers 3ncü Filosu (Hell’s Angels, Cehennem Melekleri) ‘na ait P-40’lar Çin üzerinde.

Türk Hava Kuvvetleri’nin hava savunma/önleme kabiliyetinin geliştirilmesi için İngiltere ile yapılan tedarik görüşmeleri neticesinde Av Uçağı envanterinin güçlendirilmesi maksadıyla RAFME [2]’nin Mısır’daki depo stoklarından 42 adet Curtiss P-40 TOMAHAWK-IIB tipi uçak Türk Hava Kuvvetlerine hibe edilmiştir.

42 uçağın tamamı 1942 yılının Ocak ayında Türkiye’ye getirilerek, Ege Kıyalarının hava savunma koruma faaliyetlerinin icrası için GAZİEMİR/İZMİR’de kurulu 3ncü Hava Alayı 6ncı Tabur emrinde bulunan 43ncü Av Bölüğü ile 54ncü Av Bölüğü’ne tahsis edilmiştir.

Gelen TOMAHAWK uçakları Amerikan yapımı, benzinli 1000 BG Allison V 1710 motorlu; 575 km/Saat hız yapan, 3 saate kadar havada kalabilen; 9.60 mt boyu ve 11.30 mt kanat açıklığı ile 3.082 kilo ağırlığında. Uçakların burun üzerinde yuvarlak nişangaha ayarlı ortada 20 mm.lik; sağ ve solunda iki adet 7.9 mm.lik olmak üzere üç tane makineli tüfeği vardı.

Bu uçaklar ile uçan Hv.Plt.Astsb. Bçvş. Süleyman TUNA: “İlk uçtuğum 25 numara idi. Yepyeni kullanılmamış, güven vericiydi. Bir saatlik intibak uçuşunda baya bir tanışıp samimi olmuştuk. Ben onu çok sevmiştim. Hızlı, kıvrak, baktığın yere ateş edip vuran muhteşem bir makine idi. Zamanla uçakla bütünleştim. Kimsenin gitmek istemediği görevlere talip oluyordum.” P-40 uçakları ile uçmanın ne kadar keyif verici olduğunu anılarında anlatmaktadır.[3]

Tarih: 28 TEMMUZ 1944

Yer : 6. Tayyare Alay Komutanlığı-GAZİEMİR/İZMİR

Alay Komutanı Hv.Plt.Alb. Enver AKOĞLU[4] uçuş brifingine gelir ve Alay envanterinde bulunan 17 Numaralı TOMAHAWK ile ilgili olarak bu uçağın Kayseri Tayyare Fabrikası’na FASBAT[5] için götürülmesi için gönüllü pilot olup olmadığını sorar.

4- P-40 Tomahawk, 6ncı Tayyare Alayı 17 Numaralı Uçak

Sonrasını Hv.Plt.Bçvş. Süleyman TUNA’nın anılarından takip edelim [6]:

Uçak sakat biliyoruz. Kenarda tamir edilemiyor, yatıyor. Uçar mı? Meçhul. Komutan “TUNA bu tam senlik iş, yaparsan sen yaparsın” diye bağladı. Namımız DELİ ya, “Emredin” dedim.

       Komutan AKOĞLU : “Hadi göreyim seni. İrtibatı kesmeden her anını bana bildir. Biliyorsun uçak bitik ama sen yaparsın. Kendini riske atma, koltuk emniyet kemerini bağlama, camını kilitleme, baş edemediğin bir durum olursa atla. İrtifayı yüksek tut, ben telefon başındayım unutma. Şimdi uçuş planını yap getir” dedi.

       Uçuş Brifing odasında herkes bizi izliyor, benim de kollarım kabarıyor. Değerimi bilen bir komutanım var. Herkesin önünde geldi alnımdan öptü. “Görün” dedi ve çıkıp gitti.

       Uçuş planı dediğimizde haritada İzmir’den Kayseri’ye bir cetvelle çizgi çizmek. Ve uçuş esnasında saat kaçta nerede olabileceğimizi tahmin etmek, o kadar. Nirengi noktaları tespit ederek yaptım planı, gittim yanına.

       “Bak tekrar söylüyorum, içinden çıkılmaz olursa atla!” dedi. “İrtifayı sakın düşürme” diye tekrar tembihledi. “Başüstüne” dedim ve uçağın yanına gittim. Yerime yerleştiğimde Komutan, kanadın dibine geldi “Dikkat et, sen daha bize lazımsın” dedi. Çok gururlandım.

       Öbür yanda makinist bir arkadaş yardım ediyordu. “Abi ne olur çok dikkat et, sakat bu biliyorsun. Motor haşat, yağ , yakıt hidrolik elektrik devamlı sırayla arıza, alçak uçma gözünü seveyim” dedi. Başlığımı verdi. Kanattan atladı sanki beni son görüyormuşçasına baktı, elini kaldırdı. Uçağın yanından uzaklaştılar.”[…..]

Şekil 1: 17 Numara’nın Uçuş Rotası

“Hava çok güzeldi, rüzgar yoktu. Kuleyle devamlı irtibattaydım. “A noktasını geçtim, işarlar şunlar” diye bilgi veriyorum. Afyon sınırından girdim. 45 Dakikadır havada idim şu ana kadar bu kız sorun çıkarmadı. Söyledikleri kadar da kötü değildi.

       Motor bu arada hararet yapmaya başladı. Hızı düşürdüm. Daha az yük binsin istiyorum sanki.

       Konya sınırına girdim. 5 – 10 dakika olmuştu. İlk belirti geldi. Bir sürtünme hırıltı ve taşlık bir arazide arabayla gidiyormuşum gibi sarsılmaya başladım. Ama kısa sürdü aniden durdu. Sonra bir 5 – 10 dakika sessizlik oldu. Bu defa iki metal birbirine sürtüyor gibi ses gelmeye başladı. Yağ ibresi bir yukarı bir aşağı oynuyor.

       Ve aniden motor zınk diye durdu, sanki dişlilere bir şey sıkışmış gibi.”[….]

       “Bu arada devamlı yaptıklarımı anlatıyorum. Ama beni duyan var mı bilmiyorum hiç bana evet, devam, duyuyorum ya da bir talimat falan veren yok, sadece bir cızırtı. Ama ben hâlâ durumu bildirmeye devam ediyorum.

       Bomboş bir arazide bozkırda uçuyorum. Ne bir köy ne de bir kasaba yok görüşümde. Ama sarsıla sarsıla da olsa uçuş devam ediyor.

“Kayseri’ye az kaldı, hadi kızım, gayret, hadi göreyim seni” diye de sevgi sözcükleri sayıyorum. Tam o an yine aynı kazıma sesi ve motor yine durdu.” [….]

       “Gözüm hâlâ saatlerde ve tam o anda yağ ibresi bir anda düştü, sıfır oldu ve anında ön cam simsiyah yağ oldu. Böyle korku görülmemiştir. Cam (kanopi) açık olduğundan bu siyah şey kabine de girdi, elim yüzüm kapkara sanki bir siyah çarşaf dolaştı her yere sardı beni.

       Gözlüğüm inik olduğundan başımı camdan eğip bakayım dedim, gözlüklerim de simsiyah oldu, ağzıma bile girdi. Artık camdan önümü göremiyordum, gözlükte gitti. Yanda bir cep vardı, içinde üstübü görmüştüm, alıp gözlüğü sildim.”[….]

       “Başımı camdan eğip anlık dışarı bakıyorum. Kayseri göründü o haşmetiyle Erciyes’i gördüm.”Tamam, iner, çekerim ama bu uçağı oraya indiririm” dedim. Son bir gayretle, inleye inleye yandan yandan bakarak yağ püskürterek piste direkt girdim.” [….]

Sonuç olarak;

Uçmak, uçaklar havacılıkla ilgili her şey bitmeyen bir merak, bir istek, bir adanmışlıktır. Hele ki bir ülkenin kısıtlı imkanları mevcut iken; hele ki ülkenin dört bir yanı ateş çemberi içinde iken, kendisine emanet edilen devletin malına gözü gibi bakan, gerektiğinde bu uğurda canlarını dahi gözlerini kırpmadan feda eden herkese saygı ve minnetle.


[1] Flying Tigers (Uçan Kaplanlar) https://en.wikipedia.org/wiki/Flying_Tigers

[2] RAF Middle East Command (İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri Ortadoğu Komutanlığı) https://en.wikipedia.org/wiki/RAF_Middle_East_Command (Erişim Tarihi: 12 MART 2022)

[3] TUNA Çetin, 1940’ların Pilotu, Sayfa-44

[4] http://www.tayyareci.com/enverak.htm (Erişim Tarihi: 12 MART 2022)

[5] FASBAT : Fabrika Seviyesi Bakım – Tamir

[6] TUNA Çetin, 1940’ların Pilotu, Sayfa – 75


Kaynakça:

  1. www.tayyareci.com http://tayyareci.com/digerucaklar/turkiye/1923ve50/tomahawk.asp (Erişim Tarihi: 12 MART 2022)
  2. Flying Tigers (Uçan Kaplanlar) https://en.wikipedia.org/wiki/Flying_Tigers
  3. TUNA Çetin, 1940’ların Pilotu, 2021 Ankara
  4. Hv.K.K.lığı Uçak Albümü 1911 – 2009, 2009 Ankara

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.