Hızlı Bombacı’nın Yapımı (“Der Schnellbomber”) 1. Bölüm

Bu modelin yapımı da tüm diğerleri gibi başladı. Hata yapmamaya ve önceki hatalarımdan ders çıkarmaya çalıştım. Bu maketin büyüklüğü farklı bir şeyler denemek ve yeni teknikler geliştirmek için oldukça uygundu. Kitin kendisiyle birlikte gelen Jumo 211 motorları ucuz ve küçük ölçekli modellere nazaran oldukça detaylıydı. Bu parçaları yaptıktan sonra motor kaputunun altına gizlenmesi, orada hiç gözükmeyecek olmaları gerçekten saçma bir düşünceydi.

Bir V12 motordan daha iyisi ne olabilir? Tabii ki elimizde 2 tane olması. Harika görünen iki adet 1000 beygirlik enerji santralleri… Açık panellerle yapılsa tüm ihtişamlarını sergileyebilirlerdi.

İşte o zaman Jumo 211 motorlarını araştırmaya başladım ve çok detaylı resimler buldum. İnternetin derinliklerinde kaybolmuşken bu Alman enerji santrallerinin kutularda taşınan resmini paylaşmış olan Jeroen Peters adlı bir modelci buldum. Bu kutulara ‘Hizmet Sandıkları’ deniyordu. Jumo 211’in ilk “Kraftei” hazır ambalajlı “motor modülü” olduğunu okudum. Bunlar birçok varyasyonda kullanıldı. Daimler daha hafif ve tek motorlu uçaklar için motorlar üretirken Jumo da birincil bombardıman motoru olarak üretilmeye devam etti.

Motorları ve “power-eggs”‘leri (motor taşıma kutuları) gösteren resimde bunların iki yöntemle taşındığını belirtiliyordu. Biri servis konumu, diğeri bakım konumu olarak tanımlanırdı. Bunun İkinci Dünya Savaşı’ndaki en ikonik motorlardan birini göstermenin mükemmel yolu olacağına karar verdim. Asıl sorun kutuları nasıl yeniden yaratabileceğimdi. Neyse ki, yakınımda ücretsiz kahve karıştırıcıları veren bir yer vardı ve ceplerimi doldurduktan sonra bu sandığı “scratchbuild” olarak yapmaya karar verdim.

Motoru yerine taktıktan sonra, sandığı etrafında yapmaya başladım. Çerçeveyi kesmek için Balsa ahşap kullandım, sonra boşlukları doldurmak ve yapı parçalarını eklemek için kahve karıştırıcıları kullandım. Metal bağlantıları yapmak için küçük “U” palet dübel parçaları ve ince plastik şeritler kullanıldı. Perçinler, küçük plastik dübellerden küçük sürgüler kesilerek yapılmıştır. Bu aşamada çok mutluydum ve diorama fikri gittikçe daha ayrıntılı hale geliyordu, “başka ne ekleyebilirim” diye düşündüm.

Ham ahşabı boyamak ve eskitmek beni her zaman zorlamıştır. Bir seferinde ahşap bir ev modeli yapmaya çalışmıştım ve neredeyse 6 farklı renkle boyadığımı hatırlıyorum. Sonunda komşularımın çitini örnek alarak bir şeyler ortaya çıkarmıştım. Tecrübemden de faydalanarak tatmin olduğum bir ton bulana kadar aldığım ekstra kahve karıştırıcıları üzerinde birkaç teknik denedim. Modelin metal parçalarına pas etkisi eklemeye başladım, sandık sonunda bitmişti. Bu sıfırdan inşa ettiğim ilk modeldi ve ona bakarken aşık oldum. Bunun kendi başına bir diorama olabileceğini düşündüm. Uçağın kendisini bile koymaya ihtiyacım yoktu. Bu yüzden uçağı bir süre kenara koydum.

Bu küçük V12’nin bugüne kadar yaptığım en iyi diorama olmasına odakladım. Bunu yapmak için yeteneklerinizi geliştirmeli ve yeni teknikler denemelisiniz. Bunun için “chipping” tekniğini denemeye karar verdim. Diğer modelcilerin uçakların belli bölgelerinde bu tekniği nasıl kullandığını görmüştüm ve bunu fırçayla yapmanın bir yolu olmadığını düşünürdüm. Bir cerrahın ellerine sahip olmadığımı biliyordum ve bu yüzden bir kaç denemeden sonra başarısız olduğumu görüp fırçayı bir kenara bıraktım. En iyi sonuçları kürdanla aldım. Ek olarak farklı pigmentler kullandım. Kuru fırçalama (dry brushing) ile gölgeleri vurgulamaya çalıştım. Sadece pva yapıştırıcı kullanarak ahşapları birleştirdim ve yine pva yapıştırıcı üzerine biraz pigment serperek güzel sonuçlar elde ettim. Eğer tekrar bu motordan yaparsam renkleri daha iyi harmanlayıp, motora da kablolar eklerdim. Bunun dışında elde ettiğim sonuçtan gayet memnunum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.