Saburo Sakai muhtemelen Pearl Harbor saldırısında yer alan Kaptan Mitsuo Fuchida hariç, Japonya’nın II. Dünya Savaşı’ndaki en tanınmış pilotudur. Yedi yıllık savaş kariyerinde, en az 28 hava zaferi kazandı ve savaşın son zamanlarında da rakiplerinin uçaklarından çok daha zayıf bir uçağı uçurmasına rağmen 60 Müttefik uçağını düşürdü ya da ağır hasar verdi.
Saburo Sakai, 1916 yılında Japonya2nın Saga şehrinin hemen dışında fakir bir çiftçi ailesinin yedi çocuğundan biri olarak doğdu. Sakai’nin babası 11 yaşındayken vefat etti. Okulunun en iyi öğrencilerinden biriydi. Başarısını fark eden amcası 12 yaşındayken kendisini Tokyo’ya götürdü. Ancak tüm çabalarına rağmen Sakai Tokyo’daki yaşıtlarına ayak uyduramadı ve iki yıl sonra amcası onu eve geri gönderdi. Eve yapılan bu tren yolculuğunda Japon İmparatorluk Donanması’nın afişlerini ve asker alım ilanlarını gördü. 2 yıl sonra 16 yaşına bastığında başvurusunu yaptı ve eğitimine başladı.
Mezun olduktan sonra Kirishima zırhlısında bir topçu olarak görev yaptı. 1936 yılında pilot eğitimine katılmak için oradan ayrıldı. 70 kişiden yalnızca 25’inin tamamlayabildiği eğitimi Sakai birincilikle bitirdi. Ardından Sakai İkinci Sınıf Subay rütbesine getirildi Ayrıca kendisine İmparator tarafından şahsen bir gümüş saat hediye edildi.
Bu noktadan sonra Sakai’nin hikayesi de ilginçleşiyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Sakai İkinci Çin-Japon savaşı sırasında çeşitli görevlerde uçtu. İlk görevi sırasında tüm mühimmatını tek bir uçağı vurmak için harcayınca üslerini rahatsız etti. Kısa bir süre sonra Sakai’nin uçağının da konuşlandığı havaalanı Çinliler tarafından bombalandı. Tarih danışmanı Mark Barber’a göre Sakai bu saldırıda yaralanmış olmasına rağmen;
“Sakai, kaçan bombardıman uçaklarını kovalayabilmek için hasarsız bir tane bulabilmek için yanan uçakların arasında koşturdu.”
Sakai o gün havaalanına saldıran bombardıman uçaklarını vuramadı ama eylemleri üsleri tarafından fark edildi. Sakai’nin etkileyici kariyeri boyunca tutarlı bir şekilde karşımıza çıkan kahramanlıklarına rağmen hiç madalya kazanmadı. Yine de Birinci Sınıf Subay rütbesine yükselmeyi başardı.
İkinci Dünya Savaşı’nın harareti arttıkça, Sakai’nin bir pilot olarak becerileri de belirginleşmeye başladı. 1942 yılında bir it dalaşı sırasında 15 saniye içerisinde 3 uçağı düşürdüğü resmi makamlarca da onaylanmştır.
Sakai her zaman o kadar başarılı değildi. Örneğin, 1942’de Yeni Gine kıyısına yakın bir B-26 uçağını vurmaya çalıştı ve başarısız oldu. Bu neden önemliydi? Çünkü gelecekteki ABD Başkanı Lyndon B. Johnson o uçağın içindeydi.
Sakai gerçekte görev bilincinden ayrılmasa da çoğu zaman itaatsizlikleriyle tanınırdı. Örneğin, üslerinin önünde yasadışı yollarla elde edilen ve kocaman purolarını içmekten çekinmezdi. Bir seferinde kanat arkadaşlarından (wingman) birine dayak atan subayın ayaklarına ateş etti.
Bununla birlikte Sakai’nin üslerini en çok kızdıran olay, iki uçakla birlikte düşman kontrolündeki Port Moresby Havaalanı üzerinde uçup bir dizi akrobatik hareket gerçekleştirdikleri zamandı. Yaptıkları hareketler sadece müttefikleri kızdırmak içindi. Bu olaydan birkaç saat sonra bir bombardıman uçağı Sakai’nin üssünün üzerinden geçti ve Japonlara “harika akrobatik hareketler” için teşekkür ettiklerini belirten notlar attı. Ayrıca bu gösteriyi tekrarlarsa daha sıcak bir karşılama yapacaklarını da belirtiyorlardı.
Sakai’yi üne kavuşturan olay ise bir düşman uçağını vurmaya çalışırken vurulmasıydı. 8 Ağustos 1942 yılında, Solomon Adaları Guadalcanal üzerinde James “Pug” Southerland tarafından uçurulan bir F4F Wildcat ile karşılaştı. Görünüşte kimsenin üstünlük kuramadığı bir it dalaşı sonrası Sakai, Southerland’in uçağını sol kanat altından vurarak aşağı indirdi. Bu arada Guadalcanal’da bulunan taşıyıcı Enterprise’dan havalanan SBD-3 Dauntless pike bombardıman uçaklarıyla da uğraştı. Sadece bir tanesine 232 mermi attı ve sadece birkaç küçük isabet sağladı. Dauntless’ın arka makineli tüfeğinde bulunan nişancı Harold L. Jones tarafından vuruldu. Sakai’nin kanopisi uçtu ve kafasına çarptı. Ardından bir mermi sağ gözündeki görüşü ortadan kaldırdı ve vücudunun sol tarafını felç etti. Yarasından dolayı şoka giren Sakai, dik bir dalışa giren uçağının kontrolünü de kaybetti. Şans eseri bu dalış aslında kokpite doğru ilerlemekte olan yangını söndürdü ve uçağın yanarak parçalanmasını engelledi. Sakai, hala hareket ettirebildiği kolunu kullanarak ipek eşarbıyla yüzündeki kanın bir kısmını temizlemeyi başardı.
Daha sonra o günleri anlatması istendiğinde, ilk düşüncesinin kendisiyle birlikte en azından bir düşmanı da ölüme götürmek olduğunu belirtmişti. Bu sebeple de etraftaki gemileri aramaya başlamıştı. O andaki düşüncesine rağmen Sakai savaş boyunca “kamikaze” fikrine her zaman karşı oldu.
Sakai, uçağının hala uçabilecek durumda olduğunu fark ettikten sonra üssüne geri dönmek için çabalamaya başladı. Yolculuğu dikkat çekici kılan şey ise Sakai’nin neredeyse 1040 km’lik yolun çoğunu tepetaklak bir şekilde uçmasıydı. Yaralarından akan kanın gözüne girmesini engellemek ve kanamayı durdurmak için bu şekilde davranmıştı. Ayrıca üsse geri döndükten sonra raporunu yazana kadar tıbbi müdahaleyi de reddetmiştir.
Sağ gözünü tamamen kaybetmesine rağmen savaşın sonuna doğru tekrar gökyüzüne dönmüştür. Japonya’nın as pilotlarından biri olarak ün yapması sebebiyle genç pilotlar arasında onunla uçabilmek için kavgalar bile çıkmıştır.
Savaş sonrası kendisiyle yapılan röportajlarda bir gözünü kaybetmenin uçuş yeteneğini hiç etkilemediğini iddia etmiştir. Bunu da 1944 yılında yaptığı bir it dalaşında kanıtlamıştır. Iwo Jima yakınlarında 15 müttefik Hellcat uçağı tarafından tuzağa düşürüldü. Yaklaşık 20 dakika süren it dalaşı sonrasında üzerine binlerce mermi boşaltılmış olmasına tek bir isabet almadan geri dönmeyi başardı. Bu noktada Hellcat ler Sakai’nin uçağından çok daha iyi durumdaydılar. Bu olay adını “as pilot”tan bir “efsane”ye dönüştürdü.
Savaşın sonlarında Japon pilotların sayıca az olması ve teknolojik olarak geri kalmış uçakları sebebiyle 1944 yılında Filipin Deniz Savaşı müttefikler tarafından “The Great Marinas Hindi Avı” olarak nitelendirildi. Haziran 1944’te Japonya sadece bir günde 1942 yılında yetiştirdiğinden daha fazla pilot kaybetmişti. Tecrübeli pilotları azalmıştı. Sakai, içine girdiği durumdan peşindeki uçakları Iwo Jima yakınlarındaki uçaksavarlara doğru çekerek kurtulmayı başarmıştı. O ana kadar yapabileceğinin en iyisini yapmıştı ve Hellcat uçakları menzile girdiğinde geri döndüler.
Savaşın sonunda Sakai atom bombasının atıldığını ve Japonya’nın teslim olduğunu öğrendiğinde misilleme yapmak için bir B-29 bombardıman uçağı düşürdü. Bu 2. Dünya Savaşı sırasında Japon kuvvetleri tarafından vurulan son Müttefik uçağı olarak kayıtlara geçti.
Sakai savaştan sonra bir Budist oldu ve hiçbir canlıya zarar vermeyeceğine söz verdi. Ayrıca daha önce düşmanı olarak adlandırdığı kişilerle de iyi arkadaş oldu. Örneğin gözünü kaybetmesine sebep olan mermiyi ateşleyen Harold Jones la, Hiroşima’ya atom bombasını atan uçağın pilotu Paul Tibbets ile.
2000 yılında Combat Flight Simulator 2 oyununda danışman olarak Microsoft için kısa bir süre çalıştı. Ondan önceki yıllarda Japon okulları ve işletmeleri için teması “Asla Pes Etme” olan motivasyonel konuşmalar yaptı.
Saburo Sakai 2000 yılında 84 yaşında, ABD donanması tarafından onuruna verilen resmi bir yemek sırasında kalp krizinden hayatını kaybetti.
İlk yorum yapan olun