Hans-Joachim Marseille

By Bundesarchiv, Bild 146-2006-0122 / Hoffmann, Heinrich / CC-BY-SA 3.0, CC BY-SA 3.0 de

Bir pilotun “Triple-Ace” olması için 1 günde 15 düşman uçağını düşürmesi gerekir ve şimdiye kadar sadece 5 pilot tarafından elde edilmiş bir unvandır. 1 Eylül 1942’de Kuzey Afrika üzerinde bir Alman pilotu 17 Müttefik uçağını düşürmeyi başarmıştı. Bu pilot, Hitler’in yanında piyanoya geçip Amerikan Caz müziği çalan, Mussolini’den madalya aldıktan sonra ortalıktan kaybolan ve arama emriyle geri getirilen, kendisine özel olarak boyanmış “Otto” isimli Kübelwagen’i olan dönemin rock yıldızı sayılabilecek Hans-Joachim Marseille’di.

Hans-Joachim Walter Rudolf Siegfried Marseille, 1919’da Almanya’nın Berlin kentinde doğdu. Ebeveynleri henüz o daha küçükken boşandı. Marseille annesiyle kaldı. Çocukken müziğe ilgi duydu ve klasik piyano eğitimi aldı. Bu ilgi, çoğu Amerikan Caz türünden olan geniş plak koleksiyonuna sahip olmasını sağladı.

Marseille isyankâr bir gençti. O an ilgisini ne çekiyorsa ona yönelirdi buna rağmen yapması gereken işlerde tembeldi. 1938 Mart ve Ağustos ayları arasında “Reich Labor Service” de zorunlu hizmetini tamamladı. Ekim 1938’de de temel piyade eğitimine başladı.

O ve babası hiçbir zaman yakın olmamalarına rağmen genç adamın uçuşa ilgisi olduğunu belirtmesinden sonra bir subay olan babası uçuş eğitimini güvence altına almasına yardım eden kişiydi. Avusturya Schwechat’ta Jagdfliegerschule 5 uçuş okulunda uçuş eğitimi aldı. Hem kokpitte hem de akademik anlamda iyi bir öğrenci olmasına rağmen isyankar doğası sebebiyle aldığı kınamalar yüzünden başarıları da lekelendi. Bir kaç kez uçuştan önce sarhoş halde bulundu. Normalde bu eğitimden atılması için yeterliydi. Bir defasındaysa sadece tuvaleti geldiği için bir otobana izinsiz iniş yaptı. bu da askeri mahkemede yargılanmak için yeterliydi. Ancak bir yargılanma olmadı ve Britanya Muharebesi’ne katılabilecek şekilde Temmuz 1940’da mezun oldu.

Hans-Joachim Marseille, Berlin, Almanya, tarih bilinmiyor.

Savaş

Marseille’in ilk uçağını düşürmesi cephedeki bir filoya atanmasından sadece 2 hafta sonra 24 Ağustos 1940’ta gerçekleşti. Hedefini vurmak için kanat adamını (wingman) bırakarak bir İngiliz Hurricane Mk 1 avcı uçağının peşine düştü ve onu İngiltere, Kent üzerinde vurdu. Görevden döndükten sonra komutanı Herbert Ihlefeld ilk başarısından dolayı tebrik etti ve kanat adamını (wingman) yalnız bıraktığı için kınadı. Bu, Marseille’in harika bir savaş pilotu olmasına rağmen çok zayıf bir takım oyuncusu olduğu birçok olaydan ilki olacaktı. İsyanı Fransa’da görev yaptığı sırada da devam etti. Birçok kez, kızlarla zaman geçirebildiği kasabaya gitmek için komutanının aracını çaldı.

Marseille, 28 Eylül 1940’ta 7. hava zaferini aldığını iddia etti, ancak motor arızası nedeniyle Théville yakınlarında zorunlu iniş yaptı. Bf 109 E-7; W.Nr. 4091
Kaynak: Bundesarchiv, Bild 101I-344-0741-30 / Röder / CC-BY-SA 3.0

Daha da cüretkar bir şekilde yerel bir Nazi Partisi yetkilisinin kızıyla romantik bir ilişki kurdu. Parti yetkilisiyle karşı karşıya kalan komutanı aptalı oynayarak Marseille’i kurtardı. Genç adamın yatak odası bununla da sınırlı kalmadı. Bir Alman generalin karısı, bir Macar kontes, şarkıcı Nilla Pizzi, aktris Zarah Leander ve daha fazlası olmuştu. Komutanı Johannes Steinhoff, sonunda disiplinsiz Marseille’e karşı hoşgörüsünü kaybetti ve onu 24 Aralık 1940’ta JG 27’ye transfer etti. (Jagdgeschwader 27 – Fighter Wing 27, JG 27)

Steinhoff’un daha sonra Marseille hakkında söyledikleri:

“Marseille son derece yakışıklıydı. Çok yetenekli bir pilottu ama güvenilmezdi. Her yerde kız arkadaşları vardı ve onu o kadar meşgul ediyorlardı ki bazen o kadar hırpalanmış olurdu ki yerde kalması ve uçuş yapmaması gerekiyordu. Görevini sorumsuzca yerine getirmesiyse onu kovmamın ana sebebiydi. Kesinlikle karşı konulmaz bir çekiciliği vardı. Afrika’da kızlar olsaydı, bu kadar başarılı olacağını sanmıyorum.”

Yeni Grup Komutanı Eduard Neumann, “Saçları çok uzundu ve yanında kolumdan daha uzun bir disiplin listesi getirmişti. Fırtınalı, huysuz ve asiydi. Otuz yıl sonra olsa ona playboy denirdi. ”

Yine de Neumann, Marseille’in pilot olarak potansiyelini kısa sürede fark etti. Bir röportajda şunları söyledi: “Marseille sadece iki şeyden biri olabilirdi. Ya bir disiplin sorunu ya da büyük bir savaş pilotu.” JG 27 kısa süre sonra Kuzey Afrika’ya taşındı.

Kuzey Afrika’ya Varış – Çöle Zorunlu İniş – Hava Üssüne Otostopla Dönüş

Marseille’in birliği transfer edilmeden önce 10 Nisan 1941 tarihinde Zagreb’e konuşlandırıldı ve kısa süre sonra da Afrika’ya gönderildi. 20 Nisan günü Trablus’tan ileri uçak pistlerinden birine yaptığı uçuşta Bf 109 E-7 (1259 şasi numaralı) uçağın motoru arızalandı. Gideceği piste yakın bir çöle zorunlu iniş yaptı. Filosu ise güvenli bir şekilde aşağı indiğinden emin olduktan sonra olay yerinden ayrıldı. Marseille yolculuğuna bir İtalyan kamyonuna otostop yaparak devam etti. Bu yolculuğu yavaş buldu. Ufak bir pistte şansını boşuna denedi ve sonunda cepheye giden anayol üzerindeki bir ikmal deposunda bir generale ulaştı. Onu ertesi gün katılması gereken bir operasyon olduğuna ve ona katılması gerektiğine ikna etti. Marseille’in çekiciliği adam üzerinde işe yaradı ve kendi şoförlü Opel aracını, “50 hava zaferi kazanarak bana borcunu ödeyebilirsin, Marseille” diyerek Marseille’in emrine verdi. Filosunu 21 Nisan günü yakaladı.

Hans-Joachim Marseille, bir Bf 109’un kokpitinde, tarihi bilinmiyor.

Afrika

Marseille, 23 ve 28 Nisan tarihlerinde Kuzey Afrika’da ilk kez iki zafer daha elde etti. Bununla birlikte, 23 Nisan’da, o günün üçüncü sortisinde, bir RAF Hawker Hurricane ile uçan Fransız pilot James Denis tarafından vuruldu. Marseille’in Bf 109 E-7 (5160) uçağının kokpiti neredeyse 30 isabet aldı. Üç veya dördü kanopiyi paramparça etti. Marseille öne doğru eğilmişti ve mermiler onu birkaç santimle ıskaladı. Uçağını Tobruk yakınlarına indirmeyi başardı. Sadece bir ay sonra aynı James Denis, 21 Mayıs 1941’de Marseille’i tekrar vurdu. Aslında o da Denis’e nişan almış ancak hedefini kaçırmıştı. Denis’in bir kez daha Marseille’i mağlup ettiği bir it dalaşı başladı. Bf 109 E-7 (567), Tobruk civarında Alman hatlarının gerisine indi. Savaş sonrası Denis, Marseille’in kendisine yaklaşmasını beklediğini, ardından daha hızlı Alman’ı aşırı ateş etmeye zorlayarak kayma yaptığını yazdı. Marseille yine şanslıydı. Kurşunlar yüzünün önünden ve başının arkasından geçip gitmişti. İndikten sonra uçağında 30 delik sayıldı.

Marseille Afrika’da, 1941-1942

Düşük İsabet Oranı ve Dört Kaza Daha

Komutanı Neumann, Marseille’i yeteneklerini geliştirebilmesi için kendi kendini eğitmeye teşvik etti. O zamana kadar kullandığı dört Bf 109 E uçağı daha zorunlu iniş yapmış veya hasar görmüştü. Marseille’in düşman düşürme oranı düşüktü ve Haziran’dan Ağustos’a kadar zafer kazanamadı. Bir kez 14 Haziran 1941’de ve yine Tobruk üzerinden kara ateşiyle vurulduktan sonra inmeye zorlandı. Düşman uçaklarına dalma taktiği sık sık onu her yönden ateş altında bırakıyordu ve bu da uçağının sık sık tamir edilemeyecek şekilde hasar görmesine neden oluyordu. Sonuç olarak Neumann bile ona karşı sabrını kaybediyordu.

Marseille ısrarcıydı. Kendisine hem fiziksel hem de taktiksel olarak benzersiz bir eğitim programı oluşturdu. Bu program sayesinde kendisine sadece olağanüstü bir durumsal farkındalık ve nişancılık özelliği kazandırmakla kalmadı aynı zamanda benzersiz bir saldırı taktiği de geliştirdi. Artık bir uçağı kovalamak ve ona doğrudan arkadan ateş etmek gibi yaygın bir yöntem yerine yüksek açılı saptırmalı bir atış saldırısını ve hedefin yan tarafına ateş etmeyi tercih ediyordu. Bu taktikleri sık sık görevlerden dönerken arkadaşları üzerinde test etti ve ustalaştı.

Düzenli Zaferler ve Kefaret

Marseille düzenli olarak Müttefik uçaklarını düşürmeye başladığında ilginç bir şekilde düşen pilotun iyi durumda olduğundan emin olmaya çalıştı. Düşen Müttefik havacıları kurtarmak için kaza bölgelerine aracıyla geri döndü. 13 Eylül 1941’de Marseille, Kraliyet Hava Kuvvetlerinden Pat Byers’ı düşürdü. Hemen ardından Byers’ın havaalanına uçtu ve Avusturalyalılara Byers’ın durumu ve tedavisiyle ilgili bir not bıraktı. Bir kaç gün sonra ise Byers’ın ölüm haberini içeren bir notla geri döndü. Neumann kendisine bu tür uçuşların Göring tarafndan yasaklandığı uyarısını yapmasına rağmen bu tarz sortiler yapmaya devam etti.

Kaynak: https://www.facebook.com/TheStarofAfrica/photos

Savaştan sonra Marseille’in JG27’den silah arkadaşı Werner Schroer açıklamaya çalıştı. “Uçak düşürmeyi seven ama insan öldürmeyi sevmeyen birinin kefaretiydi. Biz de bu iki durumu ayırmaya çalıştık ve Marseille bize bu fırsatı verdi.”

Nihayet 24 Eylül 1941’de, ilk çoklu zafer sortisiyle, Güney Afrika Hava Kuvvetleri’ne (SAAF) ait dört Hurricane uçağını düşürdü. Eğitim programı meyvelerini vermeye başlamıştı. Bu uçaklar 23. zaferini temsil ediyordu. Marseille bir sortide birden fazla düşman uçağını düşürerek yaşıtları arasında tanındı. Aralık ortasına kadar 25 zafere ulaştı ve Altın Alman Haçı ile ödüllendirildi. Filosu, Kasım / Aralık 1941’de uçaklarının modeli, “experts mount” olarak tanımlanan varyant olan Bf 109 F-4’e dönüştürülmek için Almanya’ya gitti.

Lufbery Çemberleri

Alman avcı saldırılarına karşı koymak için Müttefik pilotlar, 1. Dünya Savaşı’nda geliştirilen bir taktik olan Lufbery Çemberini kullandılar. Saldırıya uğradığında havada yatay bir çember oluşturulur ve her uçağın silahı çemberdeki diğerlerine bir koruma imkanı sağlardı. Saldıran bir avcı uçağının işini zorlaştırırlardı. Her zaman için bir bütün olarak dizilişin daha az “kör noktası” vardır. Taktik etkili ve tehlikeliydi çünkü bu oluşuma saldıran bir pilot kendisini sürekli olarak düşman pilotların görüş alanı içinde bulabilirdi. Marseille ise sık sık bu savunma oluşumlarının ortasına yukarıdan veya aşağıdan yüksek hızda daldı, sıkı bir dönüş yaptı ve bir düşman uçağını vurmak için iki saniyelik bir saptırma atışı yaptı.

Tek Kişilik Şov

Marseille’in başarıları artık gözle görülür olmaya başlamıştı. 8 Şubat 1942’de 37 ve 40. zaferlerini bundan dört gün sonra da 41 ve 44. zaferlerini kazandı. 46. sıyla birlikte Demir Haç Şövalye Haçı’nı (Knight’s Cross of the Iron Cross) kazandı. Marseille bir çok başka pilotun olumsuz olarak değerlendirdiği durumlarda düşman uçaklarına saldırdı. Nişancılığı ve yaklaşma hızı sayesinde hedefinin yakınında uçan diğer uçaklardan da kaçmayı başarıyordu. Mükemmel görme yeteneğiyle düşmanlarının yerini çok çabuk belirleyip uygun eylemleri yapabiliyordu. Marseille’in alışılmışın dışında yöntemleri onu küçük lider/kanat adamı gruplarıyla uçmaya yönlendirdi. Bunun ona ve yanındakilere en güvenli ortamı sağladığına inanıyordu. Kanat adamını (wing man) güvenli bir mesafede tutarak tek kişilik şovunu yapabiliyordu ve böylece ona yanlışlıkla çarpmıyor veya ateş açmıyordu.

Hans-Joachim Marseille, vurduğu bir İngiliz Hurricane uçağıyla, Libya, Mart 1942

Friedrich Körner (36 hava zaferi) de Marseille’in stilini benzersiz olarak niteledi:

“Dönerken atış yapmak (saptırma atışı) bir pilotun yapabileceği en zor şeydir. Düşman Lufbery Çemberinde uçuyor ve zaten bir virajda yatıyorlar ve saldıran avcı uçağının bu çemberin içinde kalması gerekiyor. Yani o uçağın yapacağı çemberin yarı çapı daha küçük olmalıdır. Ancak bu durumda da hedeflerin bir çoğu kanatların altında kaybolur. Göremediğinde de içgüdüsel olarak devam etmek zorundadır.”

Marseille’in saldırıları yakın mesafeden oluyordu. Önce yukarıdan dalışa geçiyor ve düşman uçağını geçene kadar ona ateş ediyor, ardından dalıştan gelen enerjiyi tırmanmak için kullanıyor ve hareketlerini tekrarlıyordu.

100. Zafer ve Madalyalar

17 Haziran 1942’de Marseille 100. hava zaferini ilan etti. Yüze ulaşan 11. Luftwaffe pilotuydu. Marseille daha sonra iki aylık izin için Almanya’ya döndü ve ertesi gün “the Knight’s Cross of the Iron Cross with Oak Leaves and Swords” ile ödüllendirildi.

Hans-Joachim Marseille’in Bf 109 uçağının kuyruğu, 1942 Ağustos’unda 101 zafer gösteriyor.

13 Ağustos’ta Roma’da Benito Mussolini ile tanıştı ve en yüksek İtalyan askeri ödülü olan Askeri Yiğitlik Altın Madalyası (Medaglia d’Oro al Valor Militare) ile ödüllendirildi. İtalya’da bir süre ortadan kayboldu. Roma’daki Gestepo yetkilileri kendisi için bir “kayıp ilanı” verdi. Sonunda yeri tespit edildi. Söylentilere göre İtalyan bir kızla birlikteydi ve zor da olsa birliğine geri dönmeye ikna edilmişti. Olağandışı bir şekilde bu olay hakkında hiç konuşulmadı ve Marseille’e bir ceza olarak geri dönmedi.

23 Ağustos’ta Afrika’ya geri döndü. 1 Eylül 1942, Marseille’in 17 Müttefik uçağını (105–121. zaferleri) düşürmeyi başardı. Eylül ayı boyunca 54 zafer kazandı. 3 sortide 17 uçağı zafer hanesine eklediği gün 10 dakikada sekizini düşürdüğü iddia ediliyordu. Bu başarının bir sonucu olarak, bir İtalyan Hava Kuvvetleri filosu tarafından kendisine İtalyan yoldaşlarının “Otto” (Otto = sekiz) boyadığı bir Volkswagen Kübelwagen takdim edildi. 17 uçak, tek bir pilot tarafından Müttefik hava kuvvetlerine verilen en büyük zarardı. Savaş sonrası analizler, o gün aslında 8 veya 9 uçağın yok edildiği, 3 veya 4 uçağın ise hasarla tahrip edildiğini gösteriyor.

Otto ve Marseille Kaynak: https://airpowerasia.com/

3 Eylül 1942’de Marseille 6 zafer daha kazandı (127–132) ancak İngiliz-Kanadalı as James Edwards’ın ateşiyle vuruldu. Luftwaffe tarafından iki haftada bir yayınlanan propaganda dergisi “Der Adler” (The Eagle), Marseille’in başarısını 1942’nin 14. cildinde yayınladı. Marseille, savaş pilotlarına süperstar muamelesi yapan bir propagandayla ünlendi ve bu durum ölümünden sonra da devam etti. Düzenli olarak kartpostallar imzaladı. Der Adler’in yanı sıra birçok gazete ve dergide fotoğrafları yayınlandı. Üç gün sonra Edwards, muhtemelen Marseille’in arkadaşı olan 40 hava zaferine sahip bir Alman as Günther Steinhausen’i öldürdü. Ertesi gün, 7 Eylül 1942, bir başka yakın arkadaşı 59 hava zaferine sahip Hans-Arnold Stahlschmidt, savaşta kayıp olarak ilan edildi. Bu kişisel kayıplar, aile trajedisinin yanı sıra Marseille’in zihninde ağır bir yük oluşturdu. Hayatının son haftalarında zar zor konuştuğu ve daha asık suratlı olduğu kaydedildi. Çatışmaların gerginliğiyle geceleri sürekli uyurgezer dolaştığı ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) olarak yorumlanabilecek diğer semptomlar da gösterdiği bildirildi. Marseille bu olayları hatırlamadığını iddia etti.

Marseille, savaşın çılgın temposu yüzünden fiziksel olarak tükeniyordu. 26 Eylül’de bir Spitfire grubuyla 15 dakikalık bir çatışmadan ve 7. hava zaferini kazandıktan sonra çöküşün eşiğinde olduğu bildirildi. 158. zaferi özellikle not edilmişti. 26 Eylül 1942 günü öğleden sonra indiğinde fiziksel olarak gözle görülür bir biçimde şok geçirdiği ima ediliyordu. Bir Spitfire pilotu ile yüksek irtifada başlayan ve alçağa inen yoğun bir it dalaşına girmişti. Her ikisinin de birbirlerinin kuyruğuna geçmeyi başardıklarını anlattı. İkisi de başarılıydı ve ikisi de birbirlerine ateş ettiler. Marseille kalan 15 dakikalık yakıtıyla güneşe doğru tırmandı. RAF pilotu da onu takip etti ve muhtemelen güneşin parlamasına yakalandı. Marseille tam bir dönüş yaparak yaklaşık 100 metre mesafeden ateş etti ve Spitfire alev aldı.

“Şimdiye kadar karşılaştığım en zorlu düşmandı. Dönüşleri muhteşemdi. Bunun son savaşım olduğunu düşünmüştüm.” Hans-Joachim Marseille

Yeni Uçaklar

Hans-Joachim Marseille (kanatta) Willy Messerschmitt (sağda) Messerschmitt fabrikasında yeni “Gustav” (Bf-109G) denedikten sonra, Augsburg, Almanya, 1942 başları

26 Eylül 1942’de uçan uçakların 6 tanesi yeni gelen Bf 109F ler ile değiştirilecekti ve tamamı Marseille’in birimine tahsis edilmişti. Marseille, yüksek motor arızası oranları sebebiyle daha önce bu uçakları kullanma emirlerini göz ardı etmişti. Ancak bu sefer emirler General Albert Kesselring’den geliyordu ve isteksiz de olsa itaat etmek zorundaydı. Bu uçaklardan WK-Nr. 14256 Marseille’in uçtuğu son uçak olacaktı.

Sonraki üç gün içinde Marseille’in filosu dinlendi ve uçuş görevlerinden alındı. 28 Eylül’de Marseille, General Mareşal Erwin Rommel’den kendisiyle birlikte Berlin’e gitmesini isteyen bir telefon aldı. Hitler, 30 Eylül’de Berlin Sportpalast’ta bir konuşma yapacaktı. Rommel ve Marseille de orada olacaklardı. Marseille, cephede kendisine ihtiyaç duyulduğunu ve o yıl zaten üç aylık tatil yaptığını belirterek bu teklifi reddetti.

Hans-Joachim Marseille ve Erwin Rommel, Libya, 16 Eylül 1942.

Ölümü

30 Eylül 1942’de Marseille ekibini bir “Stuka” eskort görevinde yönetiyordu. Marseille’in uçuşu çevredeki Müttefik uçakları üzerinde olacak şekildeydi. Düşmanla karşılaştılar ancak müttefikler geri çekildi ve savaşa girmedi. Üsse dönerken, yeni Messerschmitt Bf 109 G-2 ’nin kokpiti dumanla dolmaya başladı. Kör uçuş yapan Marseille, kanat adamları Jost Schlang ve Teğmen Rainer Pöttgen tarafından Alman hatlarına yönlendirildi. Dost hatlara ulaşıldığında, “Sarı 14” gücünü kaybetti ve alçalmaya başladı. Yaklaşık 10 dakika sonra Pöttgen, Sidi Abdurrahman’ın Beyaz Camii’ne ulaştıklarını ve bu nedenle dostane çizgiler içinde olduklarını söyledi. Bu noktada Marseille, uçağının artık uçulamaz olduğunu düşündü ve atlamaya karar verdi. Arkadaşlarına son sözleri;

“Şimdi çıkmam lazım, artık dayanamıyorum” oldu.

Eduard Neumann, görevi komuta noktasından bizzat yönetiyordu.

“Komutanlık noktasındaydım ve pilotlar arasındaki radyo iletişimini dinliyordum. Hemen ciddi bir şey olduğunu anladım. Hâlâ uçuşta olduklarını ve Marseille’i hatların üzerinden bölgemize getirmeye çalıştıklarını ve uçağının çok fazla duman çıkardığını biliyordum. “

Marseille kendisine manevra yapacak imkanı sağlamak için sıkı formasyondan çıktı ve standart kurtarma prosedürü olarak uçağın arkasını yatırdı ancak duman ve yönelim bozukluğu sebebiyle uçağın aslında 70-80 derecelik bir açıyla dalışa geçtiğini fark edemedi. Uçağı aynı zamanda hızlanıyordu. Kokpitten çıkarak kendisini geriye doğru uzattı. Göğsünün sol tarafı uçağının sol dengeleyicisine çarptı ve ya bu onu anında öldürdü ya da paraşütünü açamayacak kadar bilinçsiz hale getirdi. Çöle neredeyse 90 derecelik bir açıyla düştü. Onu bulduklarında paraşütünde 40 cm’lik bir delik vardı ve kanopi dışarı fırlamıştı. Vücudu kontrol edilirken paraşüt açma kolu hala “güvenli” konumdaydı. Bu da Marseille’in onu açmaya teşebbüs edemediğini düşündürdü. Birlik doktoru saatinin tam olarak 11:42 de durduğunu fark etti.

Hans-Joachim Marseille’in Sidi Abdel Rahman’ın güneyinde Bf 109G-6 uçağının enkazı, Mısır, 30 Eylül 1942; arka plandaki araç, Marseille’in cesedinin düştüğü yaklaşık konumu gösteriyor.

Apolitik Bir Savaşçı

Açıkça Marseille, Üçüncü Reich’ta hüküm süren siyasi duruma rağmen siyasi bir asker değildir. Marseille’in çeşitli biyografileri de onun otoriteye ve genel olarak Nasyonal Sosyalist harekete yönelik küçümsemesini anlatır. Bazı biyografiler onu “açıkça Nazi karşıtı” olarak tanımlar.

Messerschmitt Bf 109 uçağının üreticisi ve tasarımcısı Willy Messerschmitt’in evinde, Marseille, Adolf Hitler’in önünde Messerschmitt’in piyanosuna geçerek Amerikan Cazı çaldı. Oda da Hitler dışında Luftwaffe’nin Başkomutanı Hermann Goring, SS Başkanı Heinrich Himmler ve Propoganda Bakanı Joseph Goebbels de vardı. Hitler’in odadan çıktığı iddia edildi. Aynı ay Marseille, daha önceki gösterisine rağmen başka bir partiye davet edildi. Yahudilere ve diğer insanlara karşı işlenen suçlardan bahseden bir sohbete kulak misafiri oldu. Marseille birimine döndüğünde, arkadaşları Franzisket, Clade ve Schröer’e Yahudilere ne olduğunu duyup duymadıklarını ve belki de bilmedikleri bir şey olup olmadığını sorduğu rapor edildi. Arkadaşları, Marseille’in ulusun davasına yönelik tutumunda bir değişiklik fark ettiler. Bundan bir daha arkadaşlarına hiç bahsetmedi.

1942’de Marseille, Mathias lakaplı Güney Afrikalı “Siyahlar Ordusu” (Black Army) savaş esiri Onbaşı Mathew Letulu ile arkadaş oldu. Marseille, onun Avrupa’daki bir savaş esiri kampına gönderilmesine izin vermek yerine onu kişisel yardımcısı olarak aldı. Zamanla Marseille ve Mathias birbirinden ayrılamaz hale geldi. Siyahlar, ırk teorilerinin bir parçası olarak Naziler tarafından hor görülüyordu. Bu durum yine Nazi karşıtı bir özellikti. Marseille, Mathias’a Wehrmacht’ın diğer birimleri tarafından nasıl davranılacağı konusunda endişeliydi ve bir keresinde “Nereye gidersem gideyim, Mathias da benimle geliyor” dedi. Marseille, kıdemli komutanı Neumann’dan, ona bir şey olursa Mathias’ın birimde tutulacağına dair sözler aldı. Mathias, savaşın sonuna kadar JG 27’de gerektiği gibi kaldı ve 1984’teki ölümüne kadar savaş sonrası toplantılara katıldı.

Hans-Joachim Marseille ve Mathew ‘Mathias’ Letulu, 1942.

Anıtlar ve Mezarı: Tek Kelime “Yenilmez”

Savaş sırasında İtalyan mühendisler tarafından Marseille’in düştüğü yere küçük bir anıt piramidi inşa edildi. Ancak zamanla çürümüştü. 22 Ekim 1989’da, Eduard Neumann ve diğer eski JG 27 personeli, Mısır hükümeti ile işbirliği yaparak yeni bir piramit inşa etti. Marseille’in ölümünü izleyen haftalarda 3./JG 27, “Marseille Staffel” olarak yeniden adlandırıldı.

Marseille Piramidi, Kaynak: wikimedia.org

Mezarı ise tek kelimelik bir yazıdan ibaret: “Yenilmez”. Marseille’in kalıntılarının Derna’dan getirilerek Tobruk’taki anma bahçelerine yeniden gömüldüğü anlaşılıyor. Şu anda “4133” numaralı kilden yapılmış küçük bir lahitin içindeler.

158 zafer puanı taşıyan son Messerschmitt Bf 109 F-4 / trop (Werknummer 8673) ‘ün ikinci kuyruk dümeni Berlin’deki Luftwaffe Müzesi’nde sergileniyor. Ailesine Hermann Goring tarafından hediye edilmiş ve daha sonra müzeye bağışlanmıştır.

Anısına 1957 yılında, Marseille’in savaştaki hizmetlerinin kurgusal bir anlatımı olan Der Stern von Afrika (Afrika’nın Yıldızı) adlı bir Alman filmi yapıldı.

Kaynaklar:

https://ww2db.com/person_bio.php?person_id=688
http://www.warbirdsresourcegroup.org/LRG/hanstate.html
https://airpowerasia.com
https://en.wikipedia.org/wiki/Hans-Joachim_Marseille

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.